27 Mayıs 2014 Salı

Rosemary's Baby Mini Tv-Serisi Eleştiri


Geçenlerde tanıtımını paylaştığım, 1967 yılında Ira Levin tarafından yazılan Rosemary's Baby kitabı, 1968 yılında Roman Polanski tarafından beyaz perdeye uyarlanmıştır. Ira Levin aradan tam 30 yıl geçtikten sonra 1997'de "Son of Rosemary" adında ilk kitabın devamını yazmıştır ancak beyaz perdeye Roman Polanski tarafından aktarılmamıştır. Tahmin ediyorum ki buna sebep, aradan geçen bunca zaman ile Rosemary'nin büyüsünü çoktan kaybetmiş olmasıdır. Bu kadar süre sonra son romanını bu konuyu devam ettirerek yazmış olması, bende aynı başarıyı tekrardan yakalamak istediği hissini uyandırıyor.

Konusu: Tanınmış bir aktör olmak için çabalayan Guy ve güzeller güzeli karısı Rosemary, New York'taki yeni hayatlarına başlamak için eski bir binada mütevazi bir daire kiralarlar. Genç çiftin bu yabancı yere alışmalarındaki en büyük yardımcısı üst katlarında oturan yaşlı Castavet çifti olur. Castavet çiftinin 'fazlaca' misafirperver olan tavırları güzel Rosemary'i şüphelere sürüklerken kocası Guy olan bitenin farkında değildir. Günden güne tedirginleşen ve şüpheleri kocası tarafından önemsenmeyen Rosemary gördüğü tuhaf ve korkutucu bir rüyayla derinden sarsılır. Rüyasında şeytani bir varlık tarafından tecavüze uğradığını gören kadın gerçek hayatında da hamile kaldığında komşuların gizemi giderek artacaktır.


1968 yapımında güzeller güzeli Mia Farrow oynamakta. Tüm filmi neredeyse tek başına sırtladığı söylenebilir. Oyunculuğu ve güzelliği ile göz dolduruyor film boyunca. Filmde korku efektinin konulmamış olması sizi yine de germiyor değil. Çekildiği döneme göre muazzam bir kalitede olduğu her yönüyle kesin. 1976 yılında "Look What's Happened to Rosemary's Baby" devam filmi beyaz perdeye yansımış. Sam O'Steen tarafından çekilen film maalesef ilk filmin çok altında bir başarı yakalamış. 


Mini serimiz 2'şer bölüm ve 4 saatten oluşuyor. Zoe Saldana benim güzellik tanımım dışında bir kadın ama bu dizi ile nedense gözüme bir hoş göründü. Dizi boyunca bir Mia Farrow değil ancak bence oyunculuğu gayet başarılıydı. Agnieszka Holland tarafından yönetilen dizide bi'şeyler eksikti. Zoe Saldana her şeye fazla gelmiş gibiydi. Orijinalinde aldığımız hazzı dizi boyunca maalesef alamadım. 

Çok merakla beklediğim bir mini diziydi. Maalesef çokta memnun kalmadım ama vakit kaybı da değildi benim için. Filmini izlemeyenler için hoş bir başlangıç olabilir :)

Buradan sonrası izlemeyenler için detaylı bilgi içermektedir!

Günümüze uyarlanmış dizide birkaç nokta dikkatimi çekti. Bu sefer Paris'te geçiyor hikaye New York şehrinde değil. Guy Woodhouse karakteri oyuncuyken, yazar mesleği ile karşımızda. Castevet ailesi filmde karikatürize edilmişken, dizide çok daha elit bir çift olarak karşımızda.

Dizide Margaux Castevet ile Rosemary arasında geçen bir konuşmada Amerikalılara karşı övgü cümleleri geçiyor. Fransızların Amerikalıları sevmediğini herkes biliyor :) Amerikan şişirmesi yine dizinin içinde de görülüyordu. Çok fazla sırıtan sahnelerden biriydi.

Filmde sürekli geçen tannis kökü yine aynı şekilde yer almaktaydı. Filmin en unutulmaz iki repliği "Bu rüya değil bu gerçekten oluyor" ve "Onun gözlerine ne oldu, gözlerinin nesi var?" aynen kullanılmıştı. Filmde bebeği göremezken, dizide normal bir bebek olarak görmekteyiz. Şeytanın çocuğu olduğu düşünülürse bu durum filmin koyu fanları tarafından hiç beğenilmedi. Guy Woodhouse satanist gruba katıldığı andan itibaren sadece siyah giyinmeye başlıyor. Aynen Rosemary'de dizinin sonunda siyahlar içinde karşımıza çıkıyor.


imdb: 5,7

0 yorum :

Yorum Gönder