27 Haziran 2014 Cuma

16.50 Treni | Agatha Christie


Kitap: 16.50 Treni
Özgün Adı:
4.50 From Paddington
Yazar:
Agatha Christie
Yayıncı:
Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı:
288

 Uzun zamandır vaktim olmadığı için yazamıyorum. Sırada bekleyen 4 kitap yazısı daha bulunmakta. Agatha Christie'yi duymayan, bilmeyen yoktur herhalde. Polisiye romanların kraliçesidir kendisi. Polisiye türünü severim bu yüzden Agatha Christie'nin kitaplarını okumaya karar verdim. Araya serpiştirilmiş halde bulabildiğim kadar kitabını okumaya ve size yazmaya çalışacağım.

Kitabı okurken çok zorlanmadım. Diyalogların fazlaca olduğu roman, Agatha'nın üslubu ile birleşince çok kolay okunur haldeydi benim için. Sanırım en çok zorlandığım katilin bulunması için araştırma sürecinde günümüze göre düşünmemeye çalışmak oldu. Kitabın 1957 yılında yayımlandığını düşünürsek ne demek istediğimi anlayacaksınızdır. :)

Sıradan bir günde, her şeyin olması gerektiği gibi olduğu bir anda inanılmaz bir olay yaşanır.
Yan yana gelen iki trende ancak korku filmlerinde rastlanacak türden bir cinayet vakası yaşanmaktadır. Ve tüm bunların tek tanığı bir kadındır.
Elspeth çaresizlik içinde baktığı vagonun penceresinden bir adamın bir kadının boğazını hunharca sıktığını görür. Zavallı kadının bir süre sonra cansız bedeni yere yığılır ve o anda tren hareket eder.
Bu düğümü çözebilecek tek kişi Jane Marple'dan başkası değildir.
Ve belki de Elspeth' e inanacak tek kişi... Çünkü ortada ne şüpheli, ne başka tanık, ne de ceset vardır.
"Bu romanı okurken bir an bile sıkılmayacaksınız."
- The Times-

Henüz okuduğum ilk kitabı olduğundan favorim olup olmadığını söyleyemiyorum. Benim için idare eder bir kitaptı. 5 üzerinden 2 puan yeterli olacaktır. Kitabın ilk 15 sayfasını okumak için buradan bakabilirsiniz.


Agatha Christie yazarda film olmaz mı? Tabii ki olur! Kitabı okuduktan sonra hemen filmi olup olmadığına baktım. Murder She Said adıyla beyaz perdeye uyarlanışını bulunca kaçırmadan izledim. 1961 yılında çekildiği için film siyah beyazdı. Gerçi beni rahatsız etmeyen detaylardan biridir siyah beyaz olması. Film ile ilgili yazacaklarım hem film için detaylı olacak hem de kitapla karşılaştırmalı olacağı için çok fazla detay vereceğim. 

Kitap ile çok fazla alakası olduğunu söyleyemem. Kitabın kilit isimlerinden olan Lucy yerine, Marple hanım ana karakter olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum beni baştan üzdü. Çünkü Lucy karakteri genç, akıllı bir karakterken kitapta, yaşlı bir kadının cinayeti araştırmak için eve temizlikçi olarak girmesi inandırıcılığını yitirmişti. Lucy karakteri filmde tamamen silinmişti.

Kitapta geçmeyen saf karaktere sahip kitapçı Bay Stringer gözüme çarptı. Marple hanıma yardım ederek filmde cinayetin çözülmesine yardımcı olan yan karakter olarak görünüyor. Filme bir aşk katalım diye Dr. Quimper ve Emma arasında gizli bir aşk oluşturmuşlar. Kitapta doktorun meyili olduğunu biliyoruz ancak ciddi olan aralarında bir ilişki mevcut değildi. 

Bahçıvan korkutucu bir karakter olarak bize yansıtılmış. Yine kitapta çokta rolü olmayan bir karakterdi. Öldürülen kadının pudriyeri ise polisin eline geçmişken, filmde kimin eline geçtiğini anlamadığımız şekilde ortadan kaybolmaktadır.

Bu gibi detayların dışında zamanına göre filmde komedi unsurları hakim. Oyuncuları kesinlikle çok beğendim. Kitapta okurken ben evi çok daha ihtişamlı düşünmüştüm. Filmde o kadar beğenilecek bir yanı yoktu :) Bana göre film 10 üzerinden 5,5 puanını hak ediyor. 

Murder She Said dışında 1987 yılında Miss Marple adıyla, en son 2004 yılında Agatha Christie's Marple olarak tv'de dizi olarak gösterilmiş. 2004 yılında olan Agatha Christie's Marple 6 sezonluk her bölümde farklı Agatha Christie romanlarının uyarlamasıdır. Marple ile ilgili olan bölüm 1. sezon 3. bölümde yer almaktadır.

0 yorum :

Yorum Gönder